Çöküş başladı.
Bir tarafta müthiş bir itibar kaybı yaşanırken diğer tarafta muhteşem bir prestij artışı söz konusu.
Ne Erdoğan ne de Binali Yıldırım tvlere çıkamazken, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş her gün ekranlarda.
Bir taraf yalnızlaşırken diğer taraf gün geçtikçe kalabalıklaşıyor, yüzlere, binlere hitap ediyor.
Bir kesim de gerginlik, stres, isyan hakimken diğer cenap da coşku, heyecan, sevinç ve huzur hakim.
Birileri mazeret üretmeye, bahane aramaya çalışırken birileri icraata geçmeye, işinin başında olmaya çalışıyor.
Bir yanda yıllardır savunduklarının aksini iddia edenler, bir yanda yıllardır savunduğu değerlere sahip çıkanlar.
Büyük bir çoğunluk artık gerçeği gördü. O sebeple ya da bu sebeple bir şekilde bazı şeylere ikna oldular.
Ayrıştırmadan, bölmeden, ötekileştirmeden sıkıldılar. Komşusuna, akrabasına, eşine, dostuna hain denmesinden, haksızlığa uğratılmasından, adaletsizlikten, hukuksuzluktan, eşitsizlikten, terörden bunaldılar.
Etrafında birileri hesapsızca yaşarken birilerinin yaşayamamasına takıldılar.
Eşinin, dostunun soğan, domates, biber kuyruğuna sokulmasına bozuldular.
Mutfakta tencere kaynatamayan, yemeğine soğan koyamayan anaları dert ettiler.
Çocuğuna okul üniforması alamadığı için intihar eden babaları akıllarına getirdiler.
Çalışmadığı halde devletten sosyal yardım, maaş alanları, sipariş ihalelerle zengin olanları gördüler.
Köprüleri, havaalanlarını, hastaneleri nasıl ticarethaneye çevirdiklerini gördüler.
Tarımın bittiğini, yerli malının kalmadığını, ithal edilen malın ambalajını yapıp yerli üretim diye satanları gördüler.
Fındığın, çayın, şeker pancarının, buğdayın, arpanın tükendiğini gördüler.
Çiftçinin, esnafın, tüccarın bittiğini, kepenk kapattığını gördüler.
Doların, Euronun, benzinin, mazotun tarihte görmediği rakamlara ulaştığını gördüler.
Suriyelinin, Arabın zevki-sefa içinde yaşadığını, kendi çocuklarının sokaklarda ser sefil dolaştığını gördüler.
Hırsızlığın tavan yaptığını, devlette israfın, yolsuzluğun, şatafatın zirve yaptığını gördüler.
Şimdi daha da çok görecekler, yüzde 50’ler değil milyonlar görecek. Yeni başkanlar elbette ki geçmişi sorgulayacak ve gözler önüne serecek. Gerekirse değişiklikler yapacak, hesaplar soracak. Kin güderek, düşmanlık besleyerek değil, ezmek, yermek, yok etmek için değil, millet için devlet için halk için yapacaklar.
İstanbul‘da Ekrem İmamoğlu, Ankara‘da Mansur Yavaş, İzmir‘de Tunç Soyer, Adana‘da Zeydan Karalar, Eskişehir‘de Yılmaz Büyükerşen, Tunceli’de Fatih M. Maçoğlu, Antalya’ da Muhittin Böcek ve daha niceleri…
Sizlere büyük görevler düşüyor. Cumhuriyeti yeniden şaha kaldıracak, demokrasiyi yaşatacak, laikliği savunacak, devletçiliği uygulayacak, milliyetçiliğe sahip çıkacaksınız. Hak yemeyecek, yedirmeyeceksiniz. Adil olacak, eşit olacak, düzgün olacak, doğru olacaksınız. Gelişiniz biliniz ki ülkeye huzur, ferah, mutluluk ‘Bahar’ getirdi.
Sizlerin başlangıcı, birilerinin Sonu oluyor. Tarih sizi de eskileri de yazmaktan imtina etmeyecek.
Kim ne derse desin….
İmamoğlu’nun mazbatayı alarak göreve başlaması, Sonun başlangıcı olmuştur.
Cumhuriyet fabrika ayarlarına geri dönüyor…
|