|
|||
![]() |
ÖĞRETMENLİK | ||
Adem ÜÇÜNCÜ | |||
diksiyonkursutrabzon@gmail.com | |||
ÖĞRETMENLİK Kemal SUNAL’ın ‘’Öğretmen’’ filmini izlemeyen yoktur. Rahmetli SUNAL o kadar iyi rol yapıyor ki insanın keşke oyuncu değil de öğretmen olsaydı diyesi var. Aslında Kemal SUNAL ‘ın her filminde bir mesaj var ve bu mesajları görüp anlayabilmek gerekiyor. Öğretmen adlı filmde de büyük şehirde geçim sıkıntısı çeken bir öğretmen konu ediliyordu. İlkokul yıllarımı gözümde canlandırdığımda o kara tahtaların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlamış oluyorum. Teknolojinin olmadığı yıllarda bilgiyle harmanlanıyorduk. İlk öğretmenlik deneyimimde projektör cihazından ve bilgisayardan uzak durmaya çalışsam da bu konuda çok başarılı olamamıştım. Sonraları kendi kendime sormaya başladım. Dersi ben mi anlatacağım yoksa bilgisayar mı? Artık bilgisayarı ve projektör cihazını bir kenara atıp sözlü anlatıma geçtim. Bilgisayardan sadece insan fotoğraflarını ve birkaç nesneyi göstermekle yetindim. Derken öğrencilerin ilgisinin arttığını gördüm. Eğer gerçekten iyi bir iletişimciyseniz dersi masal gibi anlatıyorsanız sizi dinlemeyecek öğrenci yoktur. Fakat şimdi birçok okulda ‘’kopyala yapıştır’’ tekniği ile ders anlatılmakta. Bazı Açıköğretim video yayınlarına girdiğinizde Prof’ların bile promtör tekniği ile ders anlattığını görebilirsiniz. Elbette ders anlatmak için teknolojinin nimetlerinden, görsel ögelerden yararlanabiliriz, fakat abartıya kaçmadan, daha doğal bir şekilde. İşin bu tarafını bir kenara atıp ödevlere gelelim. Öğretmenlerin çocuklara verdiği ödevlere ne demeli? Öğretmen, Ahmet ‘e: Senden Ege’nin incilerini istiyorum, bana en az 15 sayfa renkli sayfa çıktı getir. Çocuk da hemen babasının yanına gidip: Baba öğretmen bana şu ödevi verdi, der. Baba da çocukla birlikte internet kafe yolunu tutar. 10 ila 20 TL arasında bir ücret ödendikten sonra çöpe gidecek olan renkli çıktılar hazırlanır. İşin en tuhaf tarafı ise ödevi çocuğun değil kafe sahibinin hazırlamış olması. Bu ödevi veren öğretmenlerin elini vicdanına koyup not vermesini dilerim. Üniversite zamanlarında hazırladığım bir ödevde şekiller çizmiştim. Şekilleri Windows İşletim Sisteminde bulunan paint programını kullanarak çizmiştim. Kalem yerine Mouse tutuyordum, fakat kalemden hiçbir farkı yoktu. Ödevi teslim etmiştim. Hocam da ödeve bir not düşmüştü: ‘’İş bilgisayarı alıp kopyala yapıştır yapmakla olmuyor.’’ Fakat o şekilleri benim çizdiğime hocam inanmamıştı. Sanırım hocam da öğrencilerin kopyala yapıştır ödevlerine o kadar alışmıştı ki benim ödevimi görünce bu ödev de kopyala yapıştır şeklinde yapılmıştır diye düşünmesine neden olmuştu. Demem o ki teknolojinin kelepçesi eğitimin bileklerine de takıldı. Dileğim şu ki öğretmenlerin kopyala yapıştır değil, gerçek ödevler vermesi… |
|||
Etiketler: ÖĞRETMENLİK, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.