|
|||
![]() |
Bir Yahudiyi dinin dışın da, nasıl tanımlamalıyız? | ||
Osman LERMİOĞLU | |||
osmanlermi@hotmail.com | |||
Bir “Yahudi”yi dinin dışın da, nasıl tanımlamalıyız? Sınırı olmayan harp; Türkiye de, Huzuru bozanlar… Kardeşin kardeşi vurduğu, iç ve dış destekli hareketler, kontur gerilla taktikleri… Savaş: gayri nizami gibi görünse de asla, gayri nizami bir savaş değil. Peki, ne o zaman? Ülkemiz de ve etrafımız da sürüp giden, bu savaş. Maddi ve manevi yapılan, bu savaş niye! Kime, kimlere hizmet etmektedir. Birçok temel nedeni varmış gibi görünse de, asıl ve en etkili olanı; “İsrail Mit”leridir. Bir “Yahudi”yi, dinin dışın da, nasıl tanımlamalıyız. Kendilerini vaadin ve ilahi seçimin mutlak sahipleri olarak gören Yahudiler; “barbarlar”a (kendilerinden olmayan herkese) karşı kibirlenen ve tepeden bakan Grekler; kendilerine üstünlük ve biriciklik özentisine kaptıran Romalılar (ve Romalılardan evrenselliğe “catholique”lik olarak alıp –Katolik ‘evrensel’ anlamına gelir-onların yerine geçen Papalık); Kur’an’ın “En hayırlı topluluk/en hayırlı ümmet” (Al-i imran,3/110) ayetini, öyle olmaya bir çağrı bir zorunluluk değil de, gururlu kendi kendine yeterlilik anlayışıyla, kazanılmış bir ayrıcalık olarak yorumlayan ve kendi seçkinlikleri içine kapanan Müslümanlar. Dünyanın merkezi olarak kendilerini görmeleri “Çin”in kendini dünyanın orta imparatorluğu yerinde görmesi saflığına benzer. “Siyon’a dönüş” Hırıstiyan Kilisesinin Yahudilikle olan özel durumu “Yahudilikle olan geçmiş tarih”i bağına gelince, “Siyon”a Dönüş” sembolik olarak hırıstiyanların kendi dinlerinin saflığına dönüş olarak yorumlandı. “Antisemitizm” Tamamıyla Hıristiyanlığa özgü antisemitizm ( Yahudi düşmanlığı) kendini “haçlı” seferleri sırasında göstermiştir. Yahudilere karşı ilk büyük “katliam”lar, Filistin yolundaki Hırıstiyan savaşçıların katliamlarıdır. Avrupa’da Yahudileri sürgün edenler “haçlı” krallarıdır: Kral I. Edward 1290’da onları kovdu, Fransa kralı Philippe de Bel ise 1306’da. “Hırıstiyan” Avrupa’nın İspanya’da ve “Kutsal Rusya” 1648’de bogdan Khmielnitzky Kazaklarının büyük Yahudi katliamlarına sahne olmuştur. Tevrat’ta ki vaadlerin gerçekleşmesinde Yahudilerin rolü; Ahit, torak vaadi, seçilmişlik ve “dönüş” temalarıyla birlikte, Protestan teolojisinde ve eskatolojisinde ilk plan da yer aldı. Mitlerle destekli Avrupa edebiyatında da işlenmiştir; İngiltere’de Milton “kayıp cennet” Fransa’dan Blake’nin “Kudüs ”üne, Almanya’da Lessing’in “Bilge Nathan” idealizminden, eskiden Luther’in yaptığı gibi, iki ikiz kardeş gibi olan Siyonizm ile antisemitizmi birleştiren ve Yahudi meselesini halletmek için “Onları için Kutsal toprakları geri almak ve hepsini oraya göndermekten başka çözüm yolu yoktur” diye yazan Ficht’e kadar… Bu bakış açısı, Yahudilerin o topraklarda bulunuşuna indirgenen Filistin’in tarihini ve günümüze kadar Mezopotamya meselesini en yalın biçimde göz önüne sermektedir.
Bu coğrafya da, olup biten ne var ise; temelin de, “Yahudi” ve onun güvenliğinden öte, bir durum söz konusu bile değildir. Siyonizm’in temel fikirleri, (Yahudi dini cemaatinden ayrı) Bir Yahudi “Halkı”nın varlığı ve belli bir etnik gruba ilahi bir bağış olarak yapıldığı söylenen Filistin’e bu halkın “Dönüş”ü konuları, İngiliz edebiyatında ilk defa Brightman’ın “Apocalypsis Apocalypseos / Apokalipsin Apokalipsi” kitabıyla ortaya çıkar. Yazar tanrıya başka yerlerde ibadet yapılabileceğini savunduğu gibi Millet olarak da Yahudiler için Filistin’e “atalarının yurduna” dönüşü savunur. Bu ideoloji ve bu mitoloji Amerika’ya göç etmiş Püritenlerde çok daha güçlü bir şekilde kendini göstermiştir. Püritenler kendilerini eski ahidin sürgün Yahudileri ile özdeşleştirmişlerdir. Mısır’dan (İngiltere’den) kaçarak Firavun ’un (1. Jacques’in) kölesi olmaktan kurtulmuş ve Yeni kenan2a yani Amerika’ya ulaşmışlardır. Püretanlar için eski ahit okumaları kelimelere dayalı okumalardır. Yine püretanlara göre “vaat” Hz İsa’da Tanrının hükümramlığı’nın ortaya çıkmasıyla gerçekleşmez. Eski ahidin bütün vaatleri ırk olarak Hz Yakup’a kan bağıyla bağlı Yahudilerle ilgilidir; yoksa tanrının İsrail”iyle, yani kanın devamlılığını esas almayıp iman topluluğunu temel alan Hz İbrahim’den gelen manevi toplulukla alakalı değildir. Böyle bir anlayışın siyasi sonuçları apaçık ortadadır ve hala etkisini göstermektedir. “İsrail devleti ”ne karşı Amerikan Protestanlarının tutumuna baktığımızda bunu çok net görürüz. Selam ve selametle Osman Lermi |
|||
Etiketler: Bir, Yahudiyi, dinin, dışın, da,, nasıl, tanımlamalıyız?, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.