Siyasi istikrarın sağlanması için Parlamenter sistem mi, yoksa Başkanlık sistemi mi?
Öncelikle Siyasi istikrarsızlık ne demektir? Üzerinde biraz durmak istiyorum. Siyasi istikrarsızlık; "Demokratik bir süreçte, hukuk kuralları dahilinde etkili ve verimli bir siyasi yapının oluşturulamamasıdır". Siyasi istikrarsızlığın nedenleri arasında, "ülkenin yönetim biçimi, siyasi yozlaşma olgusu ve uygulanan seçim sistemi" olabilir. Siyasi istikrarsızlık, popülist politikaları artırmakta ve ekonomide yapay konjonktür oluşturmaktadır. Ayrıca siyasi istikrarsızlık, ekonomik yolsuzlukları artırmakta, siyasete ve siyasi kurumlara olan güveni azaltmaktadır. Bu yüzden Türkiye'de siyaset kurumu sağlam temeller üzerine oturtulamıyordu. Özellikle Parlamenter sistemde kurulan hükümetlerin, görevde kalma süreleri çok kısa olmuştur, değil mi?. Özellikle 1990-2003 yılları arasında kurulan hükümetlerin ortalama görev süreleri bir yıldır. Ülkemizin 1990 yılından itibaren ekonomide meydana gelen olumsuz tablo ve yaşanan ekonomik krizlerin temelindeki neden siyasi istikrarsızlık değil miydi?. Türkiye'nin istikrarlı bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirebilmesi için öncelikle siyasette istikrarı sağlaması gerekliydi. Bu ihtiyacın hem siyasilerin hemde vatandaşımızın sohbet ortamlarından, kahvehanelere ev hanımlarının altın günlerine kadar konuşulmuyordu mu? Ülkemizin en önemli problemi, siyasi istikrara ve güçlü ̧bir hükümete sahip olma ihtiyacı, geleceğin inşası ve sürekliliğin devamı için olmazsa olmazımızdı. Bizim gibi "Gelişmekte olan ülkeler için siyasi istikrar çok önemlidir." Ekonomik kalkınma siyasi istikrar ile gerçekleşebilir. "Ülkeler belirlemiş oldukları hedeflere bu yöntemle daha çabuk ve hızlı bir şekilde ulaşabilirler. Siyasi istikrarın olmaması, ülkeler üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır. Dikkatinizi 1950'den itibaren 2003 yılına kadar ve özellikle 1990'dan sonra, Türkiye'de kurulan koalisyon hükümetlerinin açmış olduğu siyasi sorunlar yumağının neticesinde, yönetime askeri darbeler ve cunta hükümetleri tarafından el konulmuştur. Bu haliyle ülkemizin yönetilmesi, siyasetteki belirsiz ve istikrarsız yapı, ekonomideki kötü ̧gidişat ülkede bir yönetim değişimi ihtiyacını göstermiştir. 2003 yılından sonra kurulan Ak parti hükümetleri ile sağlanan yönetim istikrarı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de siyasi istikrara tam manası ile kavuşmuş oldu. Hükümette sağlanan siyasi istikrar, ekonomiyede olumlu yansımıştır.. "Oysa 2003 yılına kadar ̧ülkemizde, kalkınma için ihtiyaç duyulan siyasi istikrar yerine, siyasi istikrarsızlık, siyasi yapıya hakim olmuştur." Ülkemizin seksen yıllık tarihinde 59 hükümetin işbaşında olduğu düşünülürse siyasi istikrarsızlığın boyutu daha iyi anlaşılmaktadır. Ülkemiz siyasi istikrar açısından geçmişte acı tecrübelere sahip bir ̧ülkedir. Siyasi istikrar ve kuvvetli bir yönetimin "ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasındaki önemini büyüktür". Siyasi istikrarın sağlanması ve bunun uzun süre korunabilmesinde en önemli unsur! Ülkenin yönetim şekli değil midir? Ülkemizdeki uzun süren Tartışmalar neticesinde! Vatandaşlarımızın tercihiyle --Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine-- karar kılındı. Şimdi! 6 Muhalefet partisinin ortaya koymaya çalıştığı dünün siyasi krizlerine yol açmış bir sistemi mi Proje olarak sunmaktadırlar? Muhalefet şuanda dünya genelinde yaşanan ve bizide etkisi altına alan covid salgınlarından kaynaklı ekonomik daralma yaşarken bunu Ülkenin yönetim şeklinden kaynaklandığını ileri sürerek şu sorular ile algı ve algılar yaratmaya çalışmaktadırlar; Siyasi istikrarın sağlanmasında hangi yönetim biçimi daha etkilidir?
Parlamenter sistem mi, yoksa Başkanlık sistemi mi? Daha açık bir şekilde; Siyasi istikrarsızlık mı? Siyasi istikrarı mı? Başkanlık sistemi ile ülke yönetiminde siyasi istikrar sağlanmıştır. Parlamenter sistemde tek başına iş başına gelinemediğinde koalisyon hükümetleri ile sağlanmaya çalışılan istikrar! Tarafların menfaat çakışmalarında, istikrarsızlaşma ve seçimlerin kaçınılmazlığı ile ülke seçime kaçınılmaz olarak sürüklenir. Bundan dolayı, sürekli ekonomik istikrarsızlık meydana getirmektedir ki her yatırım, seçim ekonomisine göre tanzim edilmeye başlar. Buda popülist politikalar ile ülke ekonomisinde gereğinden fazla aşarı ve gereksiz yatırımlar ile ekonomin üzerinde baskı oluşturduğunu geçmiş tecrübelerden bilmekteyiz.. Bundan dolayıdır ki parlamenter sistem ile yönetildiğimiz 2003 yılına kadar ki dönemin faturasını! Ülkemiz çok ağır ödemiştir.
Bugün Muhalefetin tekrar güçlendirilmiş parlamenter sistem vaadi aslında siyasi istikrarsızlığa açık bir davetiyedir. Amerikan destekli 6 muhalefet partisinin bir araya gelerek anket sonuçlarının toplamı, bir Cumhur ittifakı yapmadığı halde sanki anket sonuçları ile seçimi kazanmış havası ile insanlar üzerinde hükümetin "işinin bittiği, sonu geldi, hesap verecekler" gibi bir takım sözlerle! şimdiden seçimi kazandıkları heva hevesine kapılmışlardır..
Muhalefetin bugün algı operasyonlarında, ŞUNLARI ÖZELLİKLE YAPMAKTADIRLAR;
1- Hükümet karşıtı gösterileri aleni şekilde desteklemeleri
2-Kendi aralarında Yeni anayasa hazırlıkları
3-Muhalefetin Darbeleri,(başarılı veya başarısız), dolaylı ve dolaysız desteklemesi; buna örnek olarak 2000'li yıllarda CHP'nin "Ordu göre çığırtkanlığı" ile 15 temmuz hain feto kalkışmasından sonra KHK ile atılanların savunulması.
4-Ayaklanmalar ( Güneydoğuanadolu'da hdp'nin özerklik iddiası talebi ile başlayan pkk ayaklanması ve gezi olayları),
5-Sınır savaşları ( Suriye iç savaşının ülkemize yansıması),
6- Polemikler İP partisi tarafından Cumhurbaşkanımızı Kanlı Katil İsrail başbakanına benzetilmesi...
Bütün bu değerlendirmelerden sonra görüyoruz ki muhalefetin milletin ve seçmenin önüne getirdiği proje elde tutulur bir reçete olmadığı gibii tek bir ağızdan "Güçlendirilmiş parlamenter sistem getireceğiz" diyerek! Güya bu sistem! Bu ülkenin tüm sorunlarını bitirecekmiş gibi laf ebeliği yapmaktadırlar.. Oysaki PARLAMENTER SİSTEMİN ki bu sistem ile ülkemiz sürekli krizlerin ve dış müdahalelerin oyuncağı olmuş "GÜÇLÜ BİR İRADE" yapılamıyordu. Bu muhalefetin şimdi yapmaya çalıştığı ise "AL TAKKE VER KÜLAH" DEMEKTEN ÖTE BİRŞEY DEĞİLDİR!!!
Selam ve Selametle Osman LERMİOĞLU
|