Bizim için batı kimdir?
Türkiye'de Batı Kaba bir sıralamayla 18. yüzyılda Batı, Fransa demektir; 19.yüzyılda ise İngiltere, 20.yüzyılın başında Batı, bizim için Almanya'dır. Yüzyılımızın ortasından itibaren de Amerikadır.
Batıda kalkınma nasıl olmuştur? Batı'da kalkınma öncelikle sınai sonra mali sermaye gelişimi ile...Ülkemizde kalkınma nasıl olmaktadır? Batıdaki gibi sanayi ve mali sermayenin gelişmesi ile değilde! Tefeci ve ticari sermaye sahibi olan ticaret burjuvazisi ve toprak ağalarından dönme tarım çiftliklerİ eliyle denenmektedir.Türkiye'de büyük toprak sahiplerini ve ticaret burjuvazisini egemen kılan düzen kapitalizmdir.Toplumumuz kapitalist üretim ilişkilerine tabi olduğu için egemendirler. Başka bir deyişle, bu ilişkiler, onların hem varlık, hem de egemenlik sebepleridir.
Batı ülkeleri, kalkınmalarırıı bu yoldan gerçekleştirmişlerdir. Ancak, aşağıdaki nedenlerden dolayı, bugün için, artık azgelişmiş ülkeler için "tren kaçmıştır". Çünkü:
1-Batılılar kalkınmak için başka ülkeleri sömürmüşlerdir.
Batı dışındaki dünya parsellenmiş ve buraların kaynakları kapitalizmi beslemek için yağma edilmiştir. Batı'nın kalkınması bu genel yağma ile finanse edilmiştir. Oysa Türkiye'nin sömürgeleri yoktur ve bundan sonrada olacağı bu gidişle zordur.
2-Batılı ülkeler kalkınma yoluna girerken karşılarında kalkınmış ülkeler yoktu. Yani onlar rekabetsiz bir ortamda gelişmek imkanını bulmuşlardır. Dış pazarları bölüşüp kendi mallarını rahatça akıtabilmişler ve bu pazarlardan ihtiyaç duydukları hammaddeleri teminedebilmişlerdir. Oysa Türkiye, dev sanayilerin zaten işgal etmiş olduğu piyasalarda boy göstermek durumundadır. Bunu yapabilmesi için, üretim birimlerini, en gelişmiş yabancı birimlerin boyutlarına göre kurabilmesi gerekir. Bu ise, az gelişmiş ülkenin biriktirebileceğinden çok fazla bir sermaye birikimini ve dolayısıyla devletin tüm imkanlarının seferber edilmesini kaçınılmaz hale getirir.
3-Batının kalkındığı çağlarda tüketim seviyesi düşük olduğu için tasarruf miktarını yükseltmek mümkün idi. Buzdolabı, çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi, radyo, otomobil, vs . olmadığı bir devirde, bireylerin harcamalarını kısmak, görece kolaydı. Oysa, bugün Türkiye'de tüketim eğilimi, Batı burjuvasınınkini izlemektedir. Memleketimizde burjuvazi, ancak dünya standartlarına yakın bir tüketimi sağladıktan sonra parasını yatırımlara ayırmaktadır. Bu seviyede kalan bir yatırımla kalkınmak ise mümkün değildir.
4-Batı'nın gelişmesi son derece yavaş olmuştur. Batı, ortalama olarak %2'lik bir gelişme ile bugüne varmıştır. Oysa, azgelişmiş ülkeler, kalkınmışlarla aralarını kapayabilmek için bundan çok daha hızlı bir gelişme tutturmak zorundadırlar. Kapitalist yoldan bunu kapamaya kalkışırlarsa, daima azgelişmiş kalmayı kabul etmeleri gerekir.
5-Kalkınmanın genel bir dilek olduğu çağımızda ise bunu beklemek hayal olur.yeni-emperyalizm
çağında, azgelişmiş ülke burjuvaları artık dış sömürüye karşı çıkmak gereğini duymamaktadırlar. Yeni-emperyalizmin emperyalizmden farkı, girdiği ülke burjuvazisini tasfiye edeceğine, onunla ortaklık kurmayı tercih etmesidir. Dış sömürü ile iç sömürü artık tam bir işbirliği halindedir.Emperyalizmin istediği, Türkiye'nin hammadde ihracatçısı, sanayi mamulü ithalatçısı ve ayrıca yabancı sermaye yatırımlarına açık, bağımlı bir ülke haline gelmesidir.
Bunuda Demokrat parti ve devamın niteliğindeki partiler eliyle çok rahat yapmaktadırlar...
Bizi şu kandırmasın! bu çağ bilişim çağıdır demekle ağır sanayiye yönledirmemek için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. oysaki ağır sanayinin gelişimini ve yükselmesini sağlayan bilişim sektörüdür. Önce ağır sanayiyi kurmalıyız sonra bilişim sektörünü bu ağır sanayiye monte ederek geliştirmeliyiz. Tarımda doğru sübvansiyon ile tarımı Amerika ve avrupa'nın emrinden kurtarmalıyız...
Selame ve Selametle Osman LERMİOĞLU |