301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Yazı Detayı
29 Aralık 2018 - Cumartesi 18:45 Bu yazı 1170 kez okundu
 
DÜŞMAN AMERİKA ve ?
Osman LERMİOĞLU
osmanlermi@hotmail.com
 
 

DÜŞMAN AMERİKA ve ?
Geçmiş bizim aynamızdır. Dönüp bakmak zorunda olduğumuz hataya düşmemek ve geleceği inşa etmek için tekrar tekrar bakmak zorunda olduğumuz tek kaynağımızdır. Geçmişte yapılan hataları şimdi ve gelecekte yapmamak adına önümüzü aydınlatacak olan kandilimizdir. Geçmişte ne yaşanmış Ülkemiz ve milletimiz adına kimler hangi kararları almış ülkenin yol haritası nasıl belirlenmiş bugüne nasıl etkileri olmuş bizler bunları nasıl yorumlayıp okumalıyız. Milletimizin geri kalmışlığını muassır medeniyetler seviyesine nasıl çıkabiliriz. Kavgası ve gayreti ile şimdiki zaman kadar bir mücadele vermeye gayret gösterdik. Milletimiz adına seçmiş olduğumuz Hükümetler bu uğurda bir çok devletle ve kurum ve kuruluşlar ile antlaşmalar yapmış ve yapmaya da devam etmektedir. Bugünün dünyasına yön vermeye çalışan Amerika ile de bir dizi antlaşmalar yaptık. Hepimizin normal hayatında çok ilgi duymadığı bu konu aslında tüm halkımızı yakından ilgilendirmektedir. Söz konusu olan geleciğimizdir. Bu yazımız da geçmişte yapılan ve geleceğimize yön veren Amerika ile yapılan antlaşmalarımızı kısa ve öz bir şekilde inceleyeceğiz. 2. Dünya savaşından önce dünya cadı kazanı gibi kaynıyordu. Dünya ticaretini kim yön verecekti. Dünyaya kim hakim olacaktı. Çatışma kaçınılmaz ve dengeler değişecekti. Garip olan ise kim kimin tarafında yer alacaktı. Amerika savaşa katılmaktan uzak ta ki Pearl Harbor Japonlar tarafından bombalana kadar. Almanya iki ayda Avrupa'nın tamamını ele geçirmiştir. Türkiye tarafsız ve Almanya’ya sattığı krom ve çelik ile savaştan büyük bir kazanç sağlamaktaydı. İngiltere zor durumda, Alman saldırı karşısında. Teknolojik üstünlük Almanlarda Avrupa da göz açtırmıyordu. Japonlar güney pasifikte Amerikalıları ezmekte ve nefes aldırmıyordu. Ta ki atom bombasına kadar. 2. Dünya savaşı Amerika'nın savaşa girmesi ile seyri değişti ve iki önemli sonuç meydana çıkardı. Dağılan ve bozulan dünya düzeni ve ekonomisi yeniden şekillendirilmeliydi. Bu da ancak ve ancak Amerika eli ve değerleri ile yapılabilirdi. Nitekim ilk önce para politikası düzenlendi. Nasıl mı? Belki de ilk kez duyacaksınız bu dediklerimi… Buna Türkiye’de dahil olmak üzerine Avrupa’da paralar dolar üzerinden dolarda ons üzerinden basılarak dünyanın yeni ve konvansiyonel parası oldu. Artık ticaret dolar ile alınıp yapılmaktadır. Dünya düzeninde Birleşmiş milletler cemiyeti daha bir güçlü hale gelerek merkezi Amerika’ya alınmıştır. Avrupa’da artık abisi Amerika'nın ekonomik yardımı ile kendini düzeltmiş savaşın etkileri azaltılmıştır. Tam da bu noktada. Türkiye’de İnönü iktidardadır. Türk ekonomisi ağır sanayide vardır. Fabrika ve teknolojik bakımdan çok geri değildir. Ta ki Amerika ile 2. Cihan harbinde yaptığımız 1944 yılında Amerikalıların ülkemizi incelediği ve daha sonra 1946 senesinde Max weton Thornburg Amerika'nın 20 yüzyıl vakıf başkanı ve petrol bakanı Ortadoğu sorumlusu İnönü tarafında Türkiye’ye davet edilmiştir. Bu incelemeleri bir rapor halinde gerek Amerika hükümetine ve gerek devlet ricaline sunmuştur. “Türkiye nasıl yükselir” kitabında yazmaktadır. Bu adamın ve ekibinin ülkemizde yapmış olduğu inceleme neticesinde ki okumanızı tavsiye ederim. Türkiye Marshall planına dahil oldu ve turumun doktrini ile CHP ile başlayan ağır sanayiden vazgeçiş süreçleri 450 ton altının akıbeti ve en önemlisi Atatürk’ün bu ülkenin kalesi fabrikalardır anlayışından vazgeçişleri hızla hayata sokulmuş ve Demokrat parti döneminde de hız kesmeden devam etmiş olmasıdır. Eğitim alanında imzalanan ve genç nesillerimizi zehirlediği ülkemizin nesillerinin yok edildiği eğitim sitemleri sürekli değişiyor ülkede genç nesiller ve kuşaklar sürekli çatışıyor ve bir birini suçluyor.FULBRİTH ANTLAŞMASI İLE. Biri diğerini anlamaktan aciz hale gelmiş vaziyettedir. Bunların ülkemizin başına bir anda ve durduk yerde olduğunu söylemek en büyük cehalettir. Bir birimiz ile çatışıyoruz ama bizi çatıştıran ve kavga ettiren ortalıkta gözükmüyor. Bura dikkatlerinizi düşmanımız ile yapılan antlaşmalara çevirmek istiyorum…
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ İLE YAPILAN İKİLİ ANTLAŞMALAR
ABD ile yapılan ilk ikili anlaşma, 23 Şubat 1945 tarihinde imzalandı. Borç alma ve kiralamalarla ilgili olan bu anlaşma TBMM'de 4780 sayıyla yasalaştı. Anlaşmanın temel özelliği, adının Karşılıklı Yardım Anlaşması olmasına karşın, ABD isteklerinin Türkiye tarafından kabul edilmesi ve Türkiye'yi ağır yükümlülükler altına sokmasıydı. Anlaşmada, 'Koruyucu Hükümler' olarak yer alan maddelerle, Türkiye'nin değil ABD'nin 'haklan' korunuyordu. Anlaşmanın II. maddesi şöyleydi: TC hükümeti, sağlamakla görevli olduğu hizmetleri, kolaylıkları ya da bilgileri ABD'ye teslim edecektir.' Böyle bir maddenin bağımsız iki ülke arasında yapılan bir anlaşmada yer alması, örneği olan bir uygulama değildir. TC hükümeti, ABD'ye hizmet sunmakla görevli olacak ve bu görevin sınırı da belli olmayacaktı.
ABD ile yapılan ikinci anlaşma, 27 Şubat 1946 gün ve 4882 sayılı yasayla kabul edilen kredi anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın özü dünyanın değişik yerlerinde ABD'nin elinde kalan ve ülkesine geri götürmesi pahalı olan eskimiş savaş artığı malzemeleri satın alması koşuluyla Türkiye'ye borç verilmesiydi.
Türkiye 1950'ye dek ABD ile 7 Mayıs 1946 tarihli Borçların Tasfiyesi ile İlgili Anlaşma, 6 Aralık 1946 tarihli Kahire Anlaşmasına Ek Anlaşma, 12 Temmuz 1947 tarihli Askeri Yardım Anlaşması ve 27 Aralık 1949 tarihli bir başka Askeri Yardım Anlaşmasını imzaladı.
Demokrat Parti döneminde, 1954 yılında uluslararası petrol şirketlerinin adamı Max Bell'in hazırladığı ve Atatürk'ün çok önem verdiği petroldeki devlet tekelini kaldıran Petrol Yasası çıkarıldı. Bu yasanın 136. maddesi şöyleydi: Bu yasa yabancı şirketlerin izni olmadan değiştirilemez.
23 Haziran 1954 yılında, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında Vergi Muafiyetleri Anlaşması imzalandı. Yalnızca Amerikalıların yararlandığı bu anlaşma, Türkiye'deki ABD varlığını adeta devlet içinde devlet haline getiriyor ve ABD şirketlerine vergisiz, gümrüksüz, denetimsiz ve yargı organlarından uzak, yasa üstü bir statü tanıyordu. 1959 yılında millileştirme işlemlerinde muhatabın ABD hükümeti olmasını kabul eden, İstimlâk ve Müsadere Garantisi Anlaşması yasalaştırılıyor ve bu yasaya Erzurum Milletvekili Sabri Dilek, 'Bu anlaşmanın kabulüyle kapitülasyonlar geri getirilmektedir. Bu anlaşma ile Amerikalılara açıkça imtiyaz verilmektedir diye tepki gösteriyordu.
ABD ile Türkiye arasında 12 Kasım 1956 tarihinde Tarım Ürünleri Anlaşması imzalandı. 24 Eylül 1963 gün ve 11513 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren bu anlaşmaya göre, ABD Türkiye'ye 46,3 milyon dolarlık (o zaman 1 dolar 10 liraydı) buğday, arpa, mısır, dondurulmuş et, konserve, sığır eti, don yağı ve soya yağı satacaktı. BU ürünler azgelişmiş bir tarım ülkesi olan Türkiye'nin temel ürünleriydi ve bunlar ABD gibi bir ülkenin eşit olmayan rekabetine terk ediliyordu. Ama daha vahim olanı anlaşmanın 2. ve 3. maddeleriydi. 2. madde şöyleydi: Türkiye'nin yetiştirdiği ve bu anlaşmada adı geçen ya da benzer ürünlerin Türkiye'den yapılacak ihracatı Birleşik Devletler tarafından denetlenecektir.' 3, maddenin b bendi ise, Türk ve Amerikan hükümetleri Türkiye'de Amerikan mallarına karşı talebi artırmak için birlikte hareket edeceklerdir' diyordu.
31 Mayıs 1968 tarihinde yapılan ve 12978 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan, Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Kredi Anlaşması; Türkiye'yi ekonomik, mali ve siyasi bağımlılığa sürükleyen koşullu kredi anlaşmalarına çarpıcı bir örnektir. Anlaşma 30,5 milyon dolarlık bir anlaşmaydı ve Türkiye'nin bu borcu koşullara bağlanmıştı. Etibank'ın Ergani hariç tüm bakır işletmelerini ABD'nin denetimi altındaki Karadeniz Bakır İşletmeleri A.Ş.'ye devretmesini şarta bağlayan anlaşmanın 3. maddesi şöyleydi: 'Şirketin kuruluş sözleşmesi, tescil belgesi, organizasyon şeması, Türk hükümetinin krediyi şirkete borç vereceğine ilişkin hükümetle şirket arasında yapılmış olan sözleşmenin tasdikli bir örneği, yönetim kurulu üyelerinin isimleri Türkiye'deki Amerikan Yardım Teşkilatına (AID) bildirilecektir. ABD'in bütün bunları uygun görmesi halinde kredi ödemesi yapılacaktır.'
ABD ile yapılan ikili anlaşmalar burada konu edilenlerden çok daha fazladır ve büyük bir karışıklık içindedir. İlgili ve sorumlu Türk makamları, Amerikalılarla yapılan anlaşmaların anlam ve kapsamının ne olduğunu, ne zaman imzalandığını ve hangi koşulları taşıdıklarını bilmiyorlardı. Bu karışıklıktan Amerikalılar geniş ölçüde yararlanarak Türkiye'de diledikleri gibi hareket etmişler ve anlaşması olmayan konularda bile anlaşma varmış gibi uygulama yapmışlardı, Orgeneral Refik Tulga bu konuda 1969 yılında şu açıklamayı yapmıştı; "Genelkurmay, bir anlaşmaya dayanmadan kullanılan Sinop ve Yalova havaalanları için, Amerikalılara 'buradan çıkın' diyordu. Amerikalıların yanıtı 'bize müsaadeyi hükümet verdi' oluyordu. 'Anlaşmayı gösterin' dendiğinde Amerikalılar 'anlaşma yok' demekten başka yanıt bulamıyorlardı."
Türkiye ile Batılılar arasında uzun süre içinde oluşturulan anlaşmalar setinin temel özelliği, Türkiye pazarını adım adım yabancı rekabete açması ve büyüme ihtiyacı içindeki ulusal tarım ve sanayinin gelişimine engel olmasıydı Bu engelleme ABD ve AB kaynaklı programlar ve bu programların dayanağı olan yabancı uzman raporlarıyla gerçekleştiriliyordu.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD yardımlarına yön vermek üzere Amerikalı ekonomist Thornburg Türk ekonomisini inceledi ve Türkiye'nin “Bugünkü Ekonomik Durumunun Eleştirisi” adlı bir rapor düzenledi. Atatürk dönemi ekonomik uygulamalarını eleştirmekle başlayan rapor, Türkiye'nin ağır sanayii kurma girişimlerine karşı çıkıyor, Karabük demir-çelik tesislerinin tasfiyesini istiyor ve 125 lokomotif imal edecek kapasitede bir fabrika kurma projesini reddediyordu. Thornburg, Türkiye’nin lokomotif fabrikası kurmak için istediği krediyi kastederek, Türkler böyle düşündükleri sürece dolarlarımızın ABD'de kalması daha iyi olacaktır' diyor ve Türkiye'nin makine, uçak ve dizel motoru yapımı projelerine kesin bir biçimde karşı çıkarak, Türkiye'yi bu tür düşüncelerden vazgeçmesi yönünde adeta tehdit ediyordu: 'Amerikalılar böyle düşünenleri iyi çalışma arkadaşı saymazlar.' Thornburg Raporu, bugün Türkiye'ye kurtarıcı gibi getirilen Kemal Derviş'in, Dünya Bankası yetkilisi olarak 1978 yılında Türkiye için hazırladığı raporun hemen aynısıydı.
Atatürk döneminde gerçekleştirilen ekonomik atılımlar ve bu atılımları planlayan, uygulayan ve geliştiren ulusçu Kadroların tasfiyesini öngören Thornburg anlayışı, Türkiye'de sürekli bir biçimde iktidar oldu. Bu iktidarın somut ifadesi olan hükümetlerin hemen tümü, anti-Kemalist politikalar yürüttüler. Atatürk'ün Türkiye için sakıncalı gördüğü hemen her girişimi uygulamaya soktular. Thornburg Raporu'yla aynı anlayışa sahip olan ve Atatürk döneminde rafa kaldırılan 1800 sayfalık Dorr Raporu yeniden gündeme getirildi ve uygulandı. 1945'ten sonra yeniden Türkiye'ye gelen Dorr'a olağanüstü ilgi gösterildi ve kimi hükümet üyeleri Dorr'a, “Raporun kendileri için kutsal kitap olduğunu” söylediler.
1945'ten sonra motor ve ağır sanayi yatırımlarından vazgeçildi ve bu yöndeki eğilimler resmi politikadan çıkarıldı. Türkiye, yabancı sermayeye denetimsiz olarak açıldı; gübre ve tarım ürünleri dahil ithalata yönelindi; yoğun olarak dış borç alındı; NATO'ya girildi; Petrol Kanunu çıkarılarak petrol işletmeciliği devlet tekelinden çıkarıldı; KİT'lerin satılacağı açıklandı. Yasadışı ilişkiler ve karaborsayla palazlanan zenginler türedi, arazi spekülatörleri ve büyük toprak sahipleri, uluslararası şirketlerin temsilciliklerini almaya başladılar. CHP, 1947 yılında programını değiştirdi ve Demir-Çelik Kombinaları, Genel Makine Fabrikası, Elektrolitik Bakır Kombinası gibi ağır sanayi projelerinden vazgeçildiğini açıkladı. MKE'nin (Makine Kimya Endüstrisi) gerçekleştirdiği ve Danimarka dahil birçok ülkeye ihraç edilen 8 kişilik yolcu uçağı üretimine son verildi.
Bu ülkenin sorunu dinsizlik ve İslam değildir. Yada laiklik ve anti laiklik değildir. Kaybettiğimiz bağımsızlığı geri almaktır. Bugün boş ve ahmakça hayaller yerine ayağı yere basan ve ülkemizin çıkarlarını doğru temellere üzerine tekrar oturtmaktır. Bu da yeniden Atatürk’ün politikalarına dönmek ile gerçekleşebilir. Dünden bugüne Yerli iş birlikçiler ile koyun haline sokulduk. Satılmamış eşya kalmadı memlekette….
Amerika bizim düşmanımız da bunu düşmanlarımız sadece dışarıda mı? 
Kendimizi altın tepside sunmak ancak bu kadar olabilirdi. 
Selam ve Selametle Osman Lermioğlu

 
Etiketler: DÜŞMAN, AMERİKA, ve, ?,
Yorumlar
Diğer Yazılar
Tarihî Orta mahalle de yol faciası
Yapmak ya da yapmamak
YAYLALAR ve YAYLACIK
Sosyal Medya Şeyhleri
Hıdırnebi yaylasına çıkan yolları, Karga Yedi dinlenmede, anca çıkar!
İslam'dan uzak Müslümanın yetim kaldığı! Şehirlerimiz?
ROMA HUKUKU yerine İSLAM HUKUKU'na ihtiyacımız var.
Akçaabat kronik sorunlarına çözüm arıyor?
SESSİZ İSTİLA?
Bizans Diplomasisi ve Çaka Bey'in Şehadeti
PKK ve Kürt sorunu?
Trabzon Zor şehir!!!
Kürdistan Neresi?
KÜRT DEDİĞİN NEDİR Kİ?
Ağ ve benlik
İSÂR Kardeşliği?
Parlamenter sistem mi? Başkanlık sistemi mi?
"Artık İSLÂM Güneşi tamamen söndü mü?"
Cumhur ittifakının "Tevhid ile imtihanı?
Sera Gölünün olmayanların?
Akçaabat'ın lobisi can çekişiyor.
Hilafet; İslam siyasi birliğinin temsil makamıdır. Nerede?
BAŞKAN ERDOĞAN ve İSLAM DAVASI?
Otobüs dönüşümünü UKOME uzatmadi?
Minibüs dönüşümü zor gibi!
Yap, yık, Akçaabat!
DAHA KONFORLU MİNİBÜSLERLE ÇABUK ULAŞIM…
UKOME Kararları ve Belediye otobüslerinde konfor var mı ?
Akçaabat minibüs Dönüşümüne kadar ki süreç!!!!
TÜRKİYE'DE SİYASİ PARTİLERİN DEĞİŞMEYEN VAATLERİ?
Bu ülke neden kalkınamaz?
AKÇAABAT BELEDİYESİ MECLİS OTURMA DÜZENİ?
TRABZON'UN DEMİR VE GÜNEY ÇEVRE YOLU YAPILABİLİR Mİ?
ST. MİCHEAL KİLİSESİNİN AVLUSUNA HELİKOPTERMİ İNECEK?
Amerika’nın İdeallerine karşıyım!
Akçaabat ve Çevre Yolu Bilmecesi!
Yeniden Refah Partisi ''Önce Ahlak ve Maneviyat''
AKÇAABAT'IN TURİZM MEVZUSUNDA SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM MESELESİ
NAMAĞLUP TEK BAŞKAN;
şer'iat'a giden yol. Şer'iat ile yönetilmek?
SÜNNETSİZ EĞİTİM;
OLMUŞU OLMAMIŞ GİBİ OLMAMIŞI DA OLMUŞ GİBİ
AKÇABAAT VESORUNLARIMIZ
Türkiye Nasıl Yükselemiyor?
Ak parti, yeni devrimler ve seçim 2019’a doğru;
Hz. İsa Ve Babaları:
Kanlı Senaryo;
JENOSİTÇİ HRISTİYANLAR;
Yeni şark meselesi
ORTADOĞU’NUN KADERİ! ”KARTOPU HAREKATİ
Evet, mi Hayır mı? Sende, doğru yolu arıyorsun, bende!
Karşı Saflar “Hak ve batıl”
Gelecekteki Darbeleri Önlemek için;
Bir “Yahudi”yi dinin dışın da, nasıl tanımlamalıyız?
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Trabzon

Güncelleme: 28.03.2024
Bugün
10 - 15
Cuma
14 - 17
Cumartesi
12 - 14
Anketler
Yeni haber sitemizi nasıl buldunuz ?
Sayfalar
Trabzon

Güncelleme: 28.03.2024
İmsak
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
81
68
1
3
26
30
2
Fenerbahçe
79
79
1
4
25
30
3
Trabzonspor
49
51
11
4
15
30
4
Beşiktaş
46
40
12
4
14
30
5
Kasımpasa
43
53
11
7
12
30
6
Başakşehir
42
38
12
6
12
30
7
Rizespor
42
36
12
6
12
30
8
Antalyaspor
41
35
9
11
10
30
9
A.Demirspor
39
46
9
12
9
30
10
Alanyaspor
39
38
9
12
9
30
11
Sivasspor
38
36
10
11
9
30
12
Kayserispor
36
36
11
9
10
30
13
Samsunspor
36
35
14
6
10
30
14
Ankaragücü
33
36
11
12
7
30
15
Hatayspor
33
36
11
12
7
30
16
Konyaspor
33
31
11
12
7
30
17
Gaziantep FK
31
34
15
7
8
30
18
Karagümrük
30
34
14
9
7
30
19
Pendikspor
29
34
15
8
7
30
20
İstanbulspor
13
22
20
7
3
30
Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı